Eski dostum, merak ateşi hiç sönmeyen, aynı zamanda müthiş bir plak, dergi ve kitap arşivinin sahibi Murat Gültekin, Türkiye popüler kültür tarihinde yoga, spiritüalizm, hippilik gibi alternatif konularda denk geldiği kaynakları bana gönderir ve bu konuda bir yayın çıkarmam konusunda beni sıklıkla dürtüler. Açıkçası sadece ülkemizde değil dünyada da bu konular, özellikle 1970 sonları çok...
Tag: Blog Yazısı
Bahar * ve Kadın ve Emek
Kadın… Özgürlüğe dair söylemlerin en vurucu kelimesi belki de… Kelimesi diyorum, çünkü sadece lafta kalıyor kadınlık, kadın olmak ve kadının emeği ilk bakışta. Kadının kadın olmasından ziyade eş, anne, çocuk, bacı, yenge, işçi vb ‘‘yan’’ özellikleri söyleniyor, ama kadın kelimesinden korkuluyor sanki. Korkan kim? Kadına madden ve/veya manen zarar verenler, vermeyi düşünenler, verenlerden gelenler… Kadının...
Self Made Men
Kendini yapan adamlar… Hepimiz kendimizi inşa ediyoruz. Bu inşa sürecinde hepimiz içeriden çıkan ve veya çıkmakta olan kişiye/kadına/adama bakıyoruz ancak hüzünlü ve cesaretli bir hikaye var hayranı olduğumuz insanın daha görünür fakat görmediğimiz tarafında. Kendini gerçekleştirmek kolay bir iş değil, nitekim kendini bir kalın çivi ve tokmakla kazımak olarak heykelleştirilmiş bu yapıt da bunu anlatıyor....
İrade ve İçgörü
İrade ve içgörü, öznenin etkinlik merkezleridir ve bunlar birçok yolla güçlendirilebilir. Bu yollardan biri de Budist felsefesinin 8 Aşamalı Yol öğretileri içinde yer alan ve Samadhi’den önceki basamaklar olarak konumlandırılan Dharana ve Dhyana evreleridir. Samadhi, bütünleşmedir. Özne ile nesnenin bir olma hali, saf bilinç, aydınlanmadır. Dharana’nın kelime anlamı odaklanma, dikkati bir odak noktası üzerinde toplamaktır....
LED vs LSD ∞ SLD
Kötü insan olmaya zorlanıyoruz. Evet. Evet. Ya halihazırda kötüyüz ki kötüyseniz bu sitede dolaşıyor olmanız ve bu yazı dizisine denk gelmeniz mümkün değil, ya da o içimizdeki kötülüğü açığa çıkarıyor sistem. Eskiden sadece televizyonu açtığımızda duyardık; şimdi sosyal medyayı bir açıyoruz kötü haberler, kötü insanların hayatı, gırla! Son dönemde herkesin hayatı çok çok ÇOK fazla...
Çiçek Kaçtı
O günü olağandışı yapan olaylar sabah haberlerinde sunucunun sıkıntılı bir şekilde Ayçiçekleri tablosundan bir çiçeğin kaçtığını söylemesiyle başladı. Bakanların bu konuda açıklama yapmak için sırayla televizyonda boy göstermesi haberleri seyredenlerin bazılarında şaşkınlık, bazılarında panik, bazılarında umursamazlık, bazılarındaysa gülme yarattı. Meşhur tablo iki gün önce kent müzesinde sergilenmeye başlamıştı ve neredeyse kentin yarısı ayçiçeklerini seyretmeye gelmişti....
Nesneler ve Algılar
‘Nesneleri biz seçmiyoruz, onlar bizi seçiyor. Yakalıyor, yönlendiriyor, modelliyor ve denetliyorlar. Nesnelere gittikçe daha çok benziyoruz. Dilimizi, zihin yapımızı çoktan ele geçirdiler. Artık onlar gibi düşünüyor ve onların diliyle konuşuyoruz. Bilginin yerini enformasyon, diyaloğun yerini iletişim aldı’ (1). Rahmi Öğdül, o tadına doyulmaz yazılarından birinde böyle diyor. Bazen tam da düşündüğünüz bir konuya o kadar...
Acıların Derin İzleri, Yaş Almak, Vasana ve Meditasyon
İnsanın yaşı ilerledikçe zaman ve mekan algıları başta olmak üzere yaşama bakışında birçok değişiklik olur. Bu elbette, sadece kırklı, ellili yaşlar için değil çocukluk, gençlik yaşları için de geçerlidir. Her şeyden önce cildimiz, eklemlerimiz, kas yapımız, görme ve işitme yetimiz değişir. Hangi yaşta olursak olalım, düzenli ya da öylesine bir şekilde gözlerimizi kapayıp, kısalı uzunlu...
Beklentiler Üzer
“Expectations lead to sorrow!” Böyle yazardı benim gittiğim yoga okulunun duvarında. Türkçesi beklentiler üzer, acı verir. Sadece bizim okulda ya da yogada öğretilen bir felsefe değildir bu aslında, teslimiyet içeren bütün öğretilerde, dinlerde, inanışlarda, kültürlerde, yaşam şekillerinde aynıdır. Bazen unutuyoruz. Okuduğum hangi kitapta vardı hatırlayamıyorum ama şöyle diyordu: “Çiçekleri mesela olduğu gibi kabul edersiniz, fazlasını...