Aslen bir zaman sanatı olan müzik, nesnel ve ölçülendirilmiş zamanla, yaşanan, öngörülen, hatırlanan öznel zaman arasındaki diyalektiği içinde barındırır. Bu iki zamansallığın karşı karşıya gelmesi farklı kültürlerde, dönemlerde ve müzisyenlerde farklı şekillerde gerçekleşir. Batı müziği tarihsel olarak, ölçülendirilmiş zamana ayrıcalık tanır ve müzikal zaman konusunda bir nesnelliği önerir.
Müzikte zamanın nesnelleştirilmesi, ritim ve sürelerin notasyonunda kesinlik, sanayileşen ve bilginin transferinde yazıyı merkeze alan bir uygarlığa özgüdür. Lehrdahl ve Jackendoff, Batı müziğinin klasik dönemine ait zaman algısını metrik nabız, birim nabız ve minimal nabız olmak üzere üç katmana ayırır ve müzikal zaman algısının bu üç katmanın ilişkilerinin algılanmasında gerçekleştiğini öne sürer. Psikoakustikçiler bu tür bir bilişsel ağın ritim ve sürelerin algılanmasını kolaylaştırdığını savunurlar. Müzik yazısının mutlaklığı ve yazının müziğin organizasyonundaki ağır basan rolüyle farklılaşan bir müzik kültüründe, klasik zaman kavrayışının ve özellikle zamanın nesnelliği ve parçalılığının sorgulanması sadece yeni bir ölçü ve ritim kavrayışının doğmasına yol açmakla kalmaz. Özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında besteciler, dinleyici tarafından yaşanan müzikal zaman ile dinlemenin öznel zamansallığı meselelerine eğilerek müzikal zamanın akışı ve formlar üzerine deneylere de girişirler. Başlıca esin kaynaklarını Olivier Messiaen, minimalizm, elektronik müzik, György Ligeti ve Giacinto Scelsi’nin müzikleri olarak sayabileceğimiz Fransız Spektral müzik akımının öncülerinden Gérard Grisey, kendinden önceki birçok zaman kavrayışına mesafeli durur. Müzikte süregiden referans noktalarının her durumda algılanır olup olmadığını ve düzenli referans noktalarının olmadığı müziklerde zaman algısının nasıl gerçekleştiğini sorgular. Müzikal zamanı, zamanın iskeleti, zamanın eti ve zamanın derisi olarak üç katmana ayırır ve zamanın algılanmasında bir karmaşıklık skalası önerir. Bu konuşma, sözü edilen bu yaklaşımlardan hareketle, Batı müziğinde müzikal zamanın kavranmasını tarihsel bir bakışla ele almanın yanı sıra, öznel zaman algısı ve konvansiyonel olarak ölçülendirilemeyen müziklerde zamansal formların nasıl kavrandığı meselelerine odaklanacaktır.
Leave a Reply