Mit, mitoloji, psikoloji, arkeoloji ve Akdeniz kültür havzasının ürettiği Tanrıça kültleri üzerine heyecan verici sunumlarıyla tanınan bağımsız araştırmacı Doğa Taşlardan’ın (I-MBA, M.A.) rehberliğinde içimizdeki Tanrıçaları keşfe çıkıyoruz.

Analitik Psikoloji okulunun kurucusu İsviçreli psikolog ve psikiyatrist Carl Gustav Jung’a göre insanlığın kolektif bilinçaltında asırlardır yaşayan ve bizlerin Antik Yunan Mitolojisi’nden aşina olduğumuz altı farklı “Dişi Arketip”ten;

• DEMETER: Toprak, Tarım, Ekin, Hasat, Bolluk-Bereket, Verimlilik, Doğurganlık ve Annelik Tanrıçası
• ATHENA: Savaş, Bilgelik, Zanaat ve Medeniyet Tanrıçası
• ARTEMİS: Doğa, Özgürlük, Macera, Avcılık ve Ay Tanrıçası
• AFRODİT: Aşk, Arzu, Tutku, Haz, Cinsellik, Güzellik ve Sanat Tanrıçası
• HERA: Güç, İktidar, Gelenek, Evlilik ve Sadakat Tanrıçası
• PERSEPHONE: Mistisizm, Ölüm ve Yeraltı Tanrıçası’nın

enerjilerden hangilerini daha yoğun olarak kullandığınızı, hangilerini ise [bilinçli ya da bilinçaltında], toprağa gömmeyi seçtiğinizi fark etmeye başlayacağınız keyifli bir “psikomitoloji” sohbetine davetlisiniz… 

Gestalt ve Jungsal psikoterapistler Dr. Roger ve Jennifer Woolger’ın beraberce yazdıkları “The Goddess Within” (“İçimizdeki Tanrıça”) adlı kitabın rehberliğinde kadınların kendilerini, erkeklerinse kadınları daha yakından tanımalarına vesile olan mitolojinin şifalandırıcı gücünü deneyimliyoruz. Tanrıçaların tuttukları aynalarda kendinizi seyredip erdemlerinizi, kusurlarınızı, güçlü ve zayıf yanlarınızı, ayağınıza dolanan, sizi tökezleten ya da tam tersi kanatlandıran yönlerinizi keşfedeceğiniz bu rengarenk “özfarkındalık” macerasını kaçırmayın.

21 Haziran 2021 Pazartesi 19.00-21.00

1977 senesinde, güneşin hamel (koç) burcunda bulunduğu sıralarda, Anadolu’nun kalbi Ankara’da zuhur eyler.

1996 yılında, üniversite ikinci sınıf öğrencisiyken Milliyet Gazetesi’nde polis muhabiri olarak çalışmaya başlar ve şehrin arka sokaklarında akla hayâle sığmayacak hayatlara şahitlik eder. Amma velâkin, İstanbul Boğaz’ına demirlemiş NATO donanmasının amiral gemisindeki basın toplantısına yetişirken, ayağı motorla iskele arasına sıkışır. Alçıda geçen koca bir yazın ardından, ailesinin “tehlikeli” bulduğu gazetecilik kariyeri sekteye uğrar.

Ancak vazgeçmez. Kanal D’nin BBC Londra ile ortak yayın yapan, alanında tek haber kanalı Radyo Foreks’te, her sabah canlı yayınlanan Günebakan isimli kültür-sanat programını hazırlayıp sunmaya başlar. Medya âleminin o nurlu kapıları bu gâfile de aralanmaktadır. 1997’de Londra’ya taşınıp, London Turkish Radio’da her akşam canlı yayında haber programları hazırlayıp sunar. Sergilediği gayret ve himmete binâen, London Community Post adlı gazetenin kültür-sanat sayfası editörlüğü de bu fakîrenin mesʾūliyyetine verilir.

Yirmili yaşların başında, ilm ü irfânın peşinde kendisini Texas çöllerine atar. Hey’et-i ta’lîmiyesinin taktirlerini topladığı Abilene Christian University’de Integrated Marketing Communications lisansını birincilikle bitirip, onur öğrencisi nişanıyla mezun olduktan üç gün sonra Wall Street’te çalışmaya başlar. 2001 yılında, burnunun dibindeki World Trade Center başlarına yıkılınca New York’tan uzaklaşıp, University of South Carolina tedrîsâtındaki International Master of Business Administration (I-MBA) yüksek lisansıyla irfâniyesine devam eder. Muaffakiyetle kemâle erdirdiği tahsilinin ardından köklerine, yani Anadolu topraklarına, ric’at eylemeyi seçer. Amma velâkin, ilm ü irfâna meftun, mâlûmata doymaz olmuştur. Sabancı Üniversitesi’nde European Studies üzerine ikinci bir yüksek lisans, İstanbul Üniversitesi’nde ise Halkla İlişkiler ve Tanıtım üzre ikinci bir lisans diplomasını daha koltuğunun altına alarak, kendi mütevâzî ‘seyr u sülük’ünde ilerlemeye devam eder.

Finans sektöründeki on senelik zamân-ı me’mûriyetlerinde ise pazarlama, dijitalizasyon, proje yönetimi, süreç tasarımı, merger & acquisition ve seküritizasyon işlemleriyle iştigâl eyler. Finansbank’ta başlayan kariyerinde, Merrill Lynch ile Türkiye’nin ilk mortgage seküritizasyonu, KPMG ile data integrity ve hukuk audit’leri, MOODY’s ile işlemin derecelendirilmesi üzerinde çalışarak, az zamanda çok ve büyük işler öğrenir. Hayreti her geçen gün artmakta, tekâmülü hızlanmaktadır. Morgan Stanley ile bankanın satışı için yürütülen “M&A due diligence” çalışmasında Bireysel Bankacılık’ı temsilen data room’lar için veri üretimini koordine eder. Yunanistan merkezli National Bank of Greece (NBG)’e satışının ardından da müsaadesini ister ve Yapı Kredi’ye geçer.

Yapı Kredi’nin İtalyan ortağı UniCredit Bank ve Boğaziçi Üniversitesi iş birliğiyle, Türkiye’de ilk kez randevu sistemi ile konut kredisi danışmanlığı (Mortgage Bilirkişi®️), Türkiye’de ilk kez konut kredisine dair real-time, multi-user web-game (MortgageMania®️), community management aracı (Mortgage Club®️), Mortgage Bilgi Hattı, yapikredimortgage.com ve Kredi Şimdi®️ gibi projelerin hayata geçirilmesinin ardından, bankanın 12 şubeli iştirâki Yapı Kredi Azerbaycan’da Bireysel Bankacılık operasyonlarının sıfırdan tesis, terakkî ve te’alisi için Bakü’ye hicret eder. İbrâz eylediği intizâm-ı idâre ve vazife şinaslığına binâen, pây-ı tahta geri dönüşünde Mevduat, Yatırım ve Birikim Ürünleri Müdürü unvanıyla, bin küsür şubeli Yapı Kredi’nin bi’l-‘umum mevduat hesaplarının, Euroları, dolarları, tahvilleri, bonoları ve hisse senetlerinin ürün yönetimini üstlenir.

Amma velâkin, ilahlar kurban istemektedir! Bu biçareye de öyle bir hastalık musallat ederler ki, sistemin zerk eylediği bütün o kariyer, başarı ve hırs teamülleri günden güne hızla eriyip anlamsızlaşmaya başlar. Giderek ağırlaşan sıhhat ve âfiyet imtihanında aczini, kırılganlığını ve faniliğini tam mânâsıyla idrak ettiği noktada ise, topuklularını fırlatıp, çantasını kaptığı gibi bankadan koşarak uzaklaşmayı seçecektir.

Yıllara yayılan derman arayışlarında, modern tıbbın kara deliklerinde kaybolup umudu yitirince, Anadolu’nun kadim dişil bilgeliğine sığınır. Bu topraklarda “el sahibi” ya da “ocak” olarak bilinen ve tedavi için kapılarına yüz sürülen şifacı kadınların, şaman geleneğinden taşıyıp getirdikleri kültürel mirasın izlerini sürmeye başlar. Binlerce yıldır sözlü gelenekle aktarılan bu şifa öğretileri onu efsunlamıştır. İyice peşlerine düşmeye niyetlenir. Okumalarını derinleştirdikçe, bir uçtan bir uca; tanrıçalar, eceler, kraliçeler, imparatoriçeler, valide sultanlar, hükümdar hatunlar, savaşçı kadınlar, şifacı kadınlar, ebeler, azizeler, kadıncık analar, kadın eren ve evliyaların yurdu olan Anadolu’nun kıymetini bilmek ve ondan beslenebilmek gerekir diye düşünmeye başlar. Toplumda kadının yerinin sorgulandığı ve şiddetin akıl almaz boyutlara ulaştığı bu karanlık süreçte, böyle bir tarihsel bilinç, bilgi ve farkındalık bir tür kaldıraç etkisi yaratabilir. Bu toprakların mayasını yoğurmuş o kadınları tanır, neler başardıklarını bilir ve köklerimizin sağlamlığını içselleştirebilirsek, geleceğe çok daha özgüvenli uzanabileceğimize inanır. Aradığımız cevaplar, aslında geçmişimizde saklıdır.

Bu benzersiz dişil tarih dururken, kurumsal ve sosyal hayatta kadının dezavantajlı konumunu içine sindiremez. Coğrafyamızda kadının kaybettiği önemi hatırlatıp onu tekrar onurlandırarak, bireyin duruşunu güçlendirdiği arkeomitoloji sohbetleri; tanrıçaların tuttukları aynalarda kör noktalarımızı, erdem ve kusurlarımızı, güçlü ve zayıf yanlarımızı seyrettiğimiz psikomitoloji seminerleri; Türkiye’de ilk kez, İstanbul’un yaklaşık 10.000 yıllık kesintisiz tarihini (Neolitik, Antik, Helenistik, Roma, Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet) sadece kadın hikayeleri üzerinden aktaran alternatif tarih anlatıları ve kadın eli değmiş kültürel mirası adım adım keşfe çıkartan özgün bellek-tazeleme rotaları tasarlayarak; ülke çapında vakıf, dernek, belediye, kütüphane, yayınevi ve kurumsal firmalarda duymak isteyen kulaklarla paylaşmaktadır. En azından bu kadarını bir kadın olarak bu topraklara borçlu hissetmekte ve yüreğinde nihayetsiz ateşle, tutkusundan kariyer inşa ettiği Yol’da devam etmektedir…

Bu atölyede video kayıt yapılmayacaktır.  Zoom’daki canlı yayını kaçırmamanızı tavsiye ederiz.